diokulum

 İKİ BİLGE İNSAN; “BABAM VE ARKADAŞIM” 
 
M. Latif YILDIZ 
            Sevgili okuyucularım, arkadaşlarım, dostlarım, akrabalarım ve de takipçilerim. 2016 yılında tek kuruş almadan ( ki hayatımın önemli bir bölümünü gazetecilikten sağlıyordum) 33 yıl yazı yazdığım gazete patronun tavrı yüzünden aktif makale yazmayı bıraktım. Söz konusu gazetesinde çıkan bir yazım nedeni ile korkuya kapılarak vefasızlık örneği sonucu “beni bu işe karıştırma” deyince (ki isteseydim sahibi ve Genel yayın yönetmeni olarak soruşturmanın orta göbeğine bal gibi oturturdum) 5 yıldır aktif günlük makale ve yazılarıma ara verdim. 
            Ancak benim için çok önemli olan bazı konular gündeme geldiğinde makalemi yazar, sevdiğim, ahde vefa 1-2 gazete, site, Facebook, grup ve Twitter’de yayınlarım. 
            Çok sevdiğim, örnek aldığım, Türk - Kürd dünyası ve bilgeleri arasında ses getiren, sayısız eser bırakan namı değer Cemşit Bender’in ( Mehdi Halıcı) okuduğunuz satırları yazdığım 8 Nisan ( 2008 ) kaybettiğimiz yıl dönümüdür.  
            İkinci Bilge adam, var oluşumun sebebi, bu günlere gelmemde büyük katkısı olan 10 Nisan 1980 yılında kaybettiğim merhum Mala Mele sülalesinin önderi, Lideridir. Yüz yıllar ayakta kalan Mala Sixana, Mala Mirxan’a, Mala Bedirxan’a boylarının sürmesi için 7 erkek bir kız çocuğu vererek bu gün tek adamdan yüzü aşkın büyük bir ailenin devamını sağlamakta katkısı olan babam Seyda, Melle Abdülkerim’in vefatının 41. yıl dönüm günüdür. 
           Bu iki bilge insanın özelliklerini değil sayfalar dolusu makaleler, ciltler dolusu kitaplar yazsam yeterince onları anlatabilirim diyemem. 1980 yılında kaybettiğim ve her 10 Nisanda makale yazdığım babamı yazmayı 41 yıldır ihmal etmedim. Vakta ki 2008 yılında rehberim dediğim, “sevgili Latif” diye hitap eden Cemşit ağabeyimin vefatı babam ile aralarında 2 gün olunca 13 yıldır ikisini bir arada yazıyorum. 
Sülalemizin, Mir, Beg soyundan gelmesi. Osmanlı dönemde bölgede yönetici ve önder olmaları nedeni ile soyumuzun devamı önemliydi. Tanrının büyük bir lütfu olarak dedemin 7 kız evladından sonra babamın erkek evlat olarak dünyaya gelmesi; onun da 1 kız evladına karşı 7 erkek çocuk sahibi olması bence soyun devamı için önemli bir kanıt ve hayra vesiledir. 
               Cumhuriyet ilanıyla birlikte medreselerin kapanması sonucu bir gece içinde babamın önüne okulsuz, eğitimsiz, sağır, dilsiz, tahsilsiz bir gelecek koyulduğunda ümitsizliğe kapılmadan aldığı tahsilini Suriye’nin Kamışlı İl’ine bağlı Dirbespiye kasabasında bulunan Kürd medresesinde tamamladı. 
 Ünlü Kürd bilgesi, şairi, aydını Cigerxin ile birlikte eğitimin tamamladıktan sonra ülkeye döndü. Askerlik çağı geldiği için 2. Dünya savaşında Kocaali’de 3 yılı aşkın bir süre hiç izne çıkmadan askerliğini yaptıktan sonra köyüne döndü.  
            Medreselerin kapanması ve de köy imamlığının eski değeri olmadığını görerek 1952 yılında İluh 20 hanelik bir köy iken petrol aramaları yapıldığı Batman’a göç etti. 3- 4 yıl TPAO’da çalıştıktan sonra o zamanlar Bölge müdürü olan rahmetli Rıfat Bayazıt’ın önerisi ve ilginç ekonomik desteği ile ( Bölge Müdürü ve mühendisler manifatura dükkânı için borç verirler. Borçlarının karşılığında alışveriş yaparak zamanla o borcu ödeşmişlermiş.) ticaret hayatına atılarak ilk manifaturacı dükkânını açtı. 
              Süreç içinde Batman’ın önde gelen bir tüccarı oldu. Aynı zamanda önderi ve akil adamı olarak; Birinci Caddedeki dükkânında (Ulu cami karşısında bu günkü Tekbir Giyim mağazasında) ortağı Hacı Ali Menekşe ile yöre ve bölgenin önde gelen âlim, bilge, yönetici sınıfının bir araya geldiği her kese açık bir tanımsız medrese ve eğitim merkezi olarak görev yaptı. Sohbet, tartışma, eğitim ve bilgi saçan o ticarethanede 25 yaşıma kadar misafirlere çay, su, yemek ikram ederek derin düşüncelerden feyz aldım. Gazetecilik ve yazarlık temelini o bilgelerin hoşgörü içinde karşılıklı fikir ve düşüncelerini yarıştırırken geleceğime büyük katkısı oldu. Daha fazla uzatmadan babama ve bütün babası ölmüşlere Allah rahmet eylesin. 
           Arkadaşım, önderim, akıl hocam, kimlik rehberim 2. İnsan Cemşit Ağabey ile 1975 yılında Konya’da aktif gazetecilik yaparken tanıştım. Ağabeyi Konya Senatörü Fevzi Halıcı yakın dostum ve Konya Turizm Derneği Başkanı olduğu için kardeşi olan Mehdi Halıcı (namı değer Cemşit Bender) ile orada tanıştırıldım. 
1950 yılında İstanbul Üniversitesinde Hitler zulmünden kaçan ünlü alman Filozof, aydın ve bilge hocalarından ders alarak hukuk tahsili yaptı. 1956 da Fransa'da Caen Üniversitesinde "Osmanlı Devleti Maliye Teşkilatı" başlıklı teziyle doktorasını tamamladı. Çok yönlü bilge Kürd aydının bir olayını aktararak bu makaleme son vermek istiyorum.  
                Fransızların tarihinde yüz yıllarca sürecek Afrika’da sömürge ve köleliğin son katliamı olan 2. Dünya savaşının bitimi ile kendilerine bağımsızlık sözü veren emperyalist, sömürgeci faşist Fransa bu sözü yerine getirmeyince Cezayir halkı gösteriler başlattı. 8 Mayıs 1945 te Steif ve Guelma katliamları ile on binler, takip eden yıllarda milyonlarca Cezayirli Fransız askerleri tarafından öldürülür. 
              Cemşit Bender, Fransız hükümetinin katliamlarına karşı dünya çapında medyanın birinci sayfalarında haber olarak geçen bir eylem gerçekleştirir. İnsan hakları savunucusu olan Mehdi Halıcı (Cemşit Bender) Fransa’da doktorasını verirken Cezayir’e silah sevkiyatı yapan trenin önüne bedenini siper eder. Kendisinden zevk ile dinlediğim anısını bana şöyle anlattı: 
-“Sevgili Latif, insanlığa karşı işlenen suç kimden gelirse gelsin birey ve toplum olarak buna karşı çıkmalıyız. Caen Üniversitesinde doktoramı yaparken Fransa’nın Cezayir’e silah sevkiyatını yapacağını duydum. Gerekli araştırmalar yaptıktan sonra trenin hangi gün, hangi istasyondan kalkacağını öğrendim. Bazı güvenilir arkadaş ve insan hakları savunucularına eylemimi söyledim. Trenin geçeceği güzergâhtaki raylara kendimi kelepçeleyecektim. Günü, saati geldiğinde kendimi raylara kelepçeledikten sonra anahtarı bulunmasın diye uzağa fırlattım. Trenin geçeceği güzergâh düz bir alan ve uzak mesafenin görüş alanında olduğu bir yeri seçmiştim. Arkadaşlarım, insan hakları savunucuları ile sivil toplum örgütleri eylem yerine geldiler. Bu arada medyaya da haber vermişler. Silah, tank, top yüklü tren yanı başıma gelince durdu. Yetkililerin, güvenlik güçleri ve dostlarımın ısrarına rağmen raylardan ancak bu silahların Cezayir’e gitmemesi koşulu ile kendimi çözeceğimi söyledim. Basının yoğun ilgisi, olayın radyo ve gazetelere birinci haber olarak bütün Avrupa ülkeleri, ABD ve dünyaya yansıması üzerine bana müdahale edemediler. Eylemim sonuç verip Fransa’nın silah sevkiyatı resmen durdurduğunu açıklayınca eylemime son verdim.”         
          İşte namı değer Cemşit Bender ( Mehdi Halıcı ) böylesi aktivist, böylesi sorumluluğu tepkiye dönüştüren bir aydındı. Sayısız öykü ve romanın yanı sıra Kürd tarihi ve mitolojisi üzerine eserleri Cemşit Bender adıyla veren bir dost, bir arkadaşımdı. 
                  Allah ona ve arkalarında hayırla isim bırakan ölülerimizin tümüne rahmet eylesin. 
                  Kalın sağlıcakla.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile